özel eğitim

ÖZEL EĞİTİM NEDİR?

      Özel eğitim alanı geniş bir yelpazeye sahiptir. Özel eğitim gerektiren bireylerin eğitim gereksinimlerini karşılamak için özel olarak yetiştirilmiş personel, özelliklerine uygun geliştirilmiş eğitim programları ve yöntemleri ile onların özür/engel ve özelliklerine uygun ortamlarda sürdürülen eğitime “özel eğitim” denir (2916 sayılı kanun). Ülkemizdeki özel eğitim hizmetleri, engel gruplarına göre oluşturulmuş özel eğitim okullarında yürütülmektedir. Bir başka deyiş ile; beden, zihin, sosyal ve duygusal gelişim özellikleri yönünden normal çocukların gelişim ve özelliklerinden ayrılan çocukların eğitim ve öğretim işlerini kapsayan çalışmalar “özel eğitim”dir. Tanımları daha net hale getirmek için tanımlarda kullanılan kavramlar şu şekilde açıklanabilir:

Özür-engel: Birey yetersizlik sonucunda kendinden beklenen rolleri gerçekleştirememesi durumudur. Böylece birey engelli kabul edilir. Sonuç olarak, kişi kendisinden beklenilen işlevleri yetersizliğinden dolayı gerçekleştiremediğinde yetersizlik durumu engele/özre dönüşür.

ÖZEL EĞİTİMİN AMAÇLARI NELERDİR?

Türk Milli Eğitimin temel ilkeleri doğrultusunda özel eğitime ihtiyaç duyan bireyler için hedeflediği genel amaçlar şunlardır;

Toplumsal rollerini gerçekleştirebilmesi,

  • Diğer insanlar ile iyi ilişkiler kurabilmesi,
  • İşbirliğine açık olabilmesi,
  • Kendi kendilerine yeterli bir duruma gelmeleri için temel yaşam becerilerini geliştirmeleri,
  • Çevresine uyum sağlayabilmesi,
  • Üreten ve mutlu bir birey olarak yetişmelerinin sağlanabilmesi,

Birey için hazırlanmış eğitim programları ile özel yöntem, personel ve araç gereç kullanarak ilgileri, ihtiyaçları, yetenekleri ve yeterlilikleri doğrultusunda akademik olarak üst öğrenime, iş ve meslek alanlarına ve hayata hazırlanmalarını sağlamaktır.

ÖZEL EĞİTİMİN İLKELERİ NELERDİR?

  • Özel eğitime ihtiyaç duyan tüm bireyler; ilgi, istek, yeterlilik ve yetenekleri doğrultusunda ve ölçüsünde özel eğitim hizmetinden yararlandırılır.
  • Özel eğitime ihtiyaç duyan bireylerin eğitimine erken yaşta başlanır.
  • Özel eğitim gerektiren bireyler için sosyal ve fiziksel çevrelerinden mümkün olduğu kadar ayırmadan özel eğitim hizmetleri planlanır ve yürütülür.
  • Özel eğitim gerektiren bireylerin, eğitimsel performansları dikkate alınarak, amaç, içerik ve öğretim süreçlerinde uyarlamaların yapıldığı yetersizliği olmayan akranları ile kaynaştırma eğitimlerine öncelik verilir.
  • Özel eğitime giden bireyler için bireyselleştirilmiş eğitim planı oluşturulur ve özel eğitim programları uygulanır.
  • Ailelerin, özel eğitim sürecine katılmaları için gerekli rehberlik sağlanır.

DOWN SENDROMU NEDİR?

      Down sendromu, genetik bir farklılık, bir kromozom anomalisidir. En basit anlatımı ile sıradan bir insan vücudunda bulunan kromozom sayısı 46 iken Down sendromlu bireylerde bu sayı üç adet 21. kromozom olması nedeni ile 47 olmaktadır. Down sendromu tedavi edilmesi gereken bir hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Hücre bölünmesi sırasında yanlış bölünme sonucu 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom yer alması ile meydana gelir. Down sendromuna sebep olduğu bilinen tek etmen hamilelik yaşıdır, 35 yaş üstü hamileliklerde risk artar. Ancak genel olarak genç kadınlar daha fazla bebek sahibi olduğundan Down sendromlu çocukların %75-80’i genç annelerin bebekleridir. Ülke, milliyet, sosyo-ekonomik statü farkı yoktur. Ortalama her 800 doğumda bir görülür. Tüm dünyada 6 milyon civarında Down sendromlu birey yaşamaktadır. Türkiye’de tam bir veri yok ama yaklaşık  70.000 Down sendromlu kişi olduğu tahmin ediliyor. Hafif veya orta seviye zihinsel ve fiziksel gelişim geriliğine sebep olur.

3 tip Down sendromu vardır.

1-Trisomy 21

2- Translokasyon

3- Mozaik

ÖZELLİKLER NELERDİR?

       Down sendromlularda görülen bazı fiziksel özellikler çekik küçük gözler, basık burun, kısa parmaklar, kıvrık serçe parmak, kalın ense, avuç içindeki tek çizgi, ayak başparmağının diğer parmaklardan daha açık olmasıdır. Bu özelliklerin hepsi veya birkaçı görülebilir.

      Down sendromlu bebekler istisnalar olmakla beraber yaşıtlarından daha yavaş büyürler. Zihinsel gelişimleri geriden gelmektedir. Bu gerilik yaş büyüdükçe daha belirgin olarak gözükmekte, ancak uygun eğitim programları ile Down sendromlu çocuklar pek çok başarıya imza atmakta ve toplum hayatı içinde anlamlı hayatlar kurabilmektedirler. Burada düzenli ve disiplinli bir eğitim programı ve bol tekrar en önemli faktördür.

      ZİHİNSEL GERİLİĞİN DERECELERİ VAR MIDIR?

      Her çocuk gibi Down sendromlu çocuklar da farklı zekâ seviyesine, yetenek ve kişiliğe sahiptirler. Burada kilit nokta çocuğunuzun kapasitesini maksimum düzeyde kullanabilmesi için zamanında ve doğru desteği alabilmesidir. Erken eğitim programları, fizyoterapi, dil terapisi, alternatif terapiler, oyun grupları gibi seçenekler aileler tarafından iyice değerlendirilmeli ve doğru kaynaklara ulaşılarak karar verilmelidir.

ÇOCUĞUM İLERDE NELER YAPABİLİR?

      Eskiden okuyamaz bile denilen bu bireyler artık lise, hatta üniversite bitirebilmekte, ikinci bir dil öğrenebilmekte, çalışabilmekte, bağımsız veya yarı bağımsız hayatlar sürebilmektedirler. Bu yüzden hayallerimize sınır koymamalıyız. Bir yandan hayallerimiz sınırsız da olsa çocuğumuzu doğru değerlendirerek ayakları yere basan, gerçekçi gelecek planları yapmanın onun mutluluğunun anahtarı olduğunu da unutmamalıyız.

HER ZAMAN MUTLU OLDUKLARI DOĞRU MU?

      Zihinsel engelli olmak duygusal engelli olmak demek değildir. Down sendromlu bebekler her şeyden önce bebeklerdir. Beslenme, temizlenme, sevilme ihtiyacı duyan, acıkınca, sıkılınca ağlayan, kızan, küsen, gülen, geceleri sizi uyutmayan bebekler olacak. Down sendromlu gençler de cinsel kimlikleri bulunan, ergenlik bunalımı yaşayan, aşık olan, kalbi kırılan, kardeşi ile kavga eden, kapıları vurup bangır bangır müzik dinleyen, gülen, dans eden gençlerdir. Bizler gibi onlar da tüm duyguları yaşarlar.

image

OKULÖNCESİ EĞİTİM NEDİR?

Okul öncesi eğitim, mecburi öğrenim çağına gelmemiş çocukların, fiziksel, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimlerinin sistemli bir ortam içinde daha iyi gelişmesini sağlayan, yeteneklerin gelişmesine yardım ve rehberlik eden, onları ilkokul sürecine hazırlayan ve temel eğitim bütünlüğü içinde yer alan bir eğitim devresidir.

Okul Öncesi Eğitimin Önemi

Okul öncesi yaşlar dediğimizde bir çocuk için aslında en önemli dönemden bahsediyoruz demektir. İlk Çocukluk Dönemi olarak bilinen bu dönem 0-6 yaşları kapsar ve hem aile için hem de çocuk için bilinenin ötesinde bir önem taşır.

Çocuklar dünyaya geldikleri andan itibaren inanılmaz bir hızla çevrelerinde gördükleri ve duydukları her şeyi öğrenerek hafızalarına kaydederler.Oysa aileler küçük bebeklerin bir çok şeyi algılamadıklarını,çevrelerinde olup bitenlerin farkında olmadıklarını düşünürler ve bu düşünceyle birlikte çok önemli bir yanlış yaparlar.Çok küçük bile olsalar çocuklar çevrelerindeki her şeyin farkındadırlar ve beyinleri sürekli olarak kayıt halindedir. İşte bu nedenle her yaştaki çocuklar için ama özellikle okul öncesi dönemdeki çocuklar için eğitim ciddi olarak önemlidir.Sürekli bir gelişme halinde olan beyinlerine doğru ve sağlıklı bilgi akışı sağlamak zorundayız.

Okul öncesi bir eğitim kurumuna devam eden çocuğun bilişsel gelişiminin,böyle bir şansı olmayan akranlarına göre kesin olarak daha ileride olduğu biliniyor.Yine yapılan araştırmaların ortaya koyduğu sonuçlara göre böyle bir eğitim kurumuna devam eden çocuklar hem zihinsel hem de psikolojik olarak çevresiyle uyum içinde yaşayan bireyler olark yetişiyorlar.Üstelik fiziksel olarak da akranlarına göre daha güçlüler.

Bu fiziksel olarak güçlü ve dayanıklı olma konusu oldukça ilginç. Genellikle aileler çok sık hasta olacakları korkusuyla çocuklarını topluca yaşanılan ortamlara sokmaktan çekinirler .Oysa bu tür okul gibi ortamlar bu açıdan çok önemli bir işleve sahiptirler. Çocuklar okula başladıklarında evet, çok sık hastalanırlar ama bu hastalıklara karşı da direnç kazanırlar. İlk okula başlayana kadar vücut bu savunma mekanizmalarını oluşturur ve aslında pek çok çocuk hastalığını bu yaşlarda geçirmiş olurlar. Dolayısıyla da ciddi olarak eğitim hayatları başladığında bu tür çocuk hastalıkları nedeniyle uzun sürelerle okuldan uzak kalmak gibi bir sıkıntı yaşamazlar. Okul öncesi eğitimin çok fark edilmeyen böyle bir yararı daha vardır.

Günümüzde, özellikle büyük şehirlerde ailelerin daha bilinçli davrandıklarını ve çocuklarını ilkokul yaşı olan 6’yı beklemeden kreş,yuva ve anaokulu düzeyindeki kurumlara gönderdikleri görüyoruz.Bu eğitimin çocukların gelişimine olan katkıları yadsınamaz.Önerimiz bir çocuğun çok zorunlu şartlar olmadığı sürece en az 3 yaşına kadar annesinin yanında kalmasıdır.3 yaşından sonra önce yarım günlük oyun gruplarıyla başlayarak bir eğitim kurumuna devam etmesini sağlamak ve 4 yaş civarı tam güne geçmek çocuğun uyumunu kolaylaştırması bakımından önemlidir.

Bilindiği gibi okul,bir çocuğun ailesi dışındaki ilk toplumsal ve sosyal çevresidir. Bu çevrede öğreneceği yeni bilgiler ve kazanımlarla çocuk yetişkin yaşlarda karşılaşacağı sorunları çözme becerisi de kazanacak ve kendisine özgü başa çıkma yöntemleri geliştirecektir.

Üstelik okul öncesi eğitim alması bir çocuğun okul sendromu olarak bilinen ve pek çok çocuğun sıkıntı yaşamasına neden olan bazı sorunları yaşamadan okul hayatına geçiş yapmasını kolaylaştıracaktır.Okul öncesi eğitim süreci boyunca bir çocuk motor ve ince kas gelişimi olarak oyun etkinlikleriyle beraber yavaş yavaş kalem tutmayı,makas kullanmayı,bilinçli olarak resimler çizmeyi öğrenecek ve ayrıca sosyal bir varlık olmanın bilincine de sahip olacaktır.

  • Okul öncesi eğitim programının genel özellikleri nelerdir ?
  • Çocuk merkezlidir.
  • Esnektir.
  • Sarmaldır.
  • Eklektiktir.
  • Dengelidir.
  • Oyun temellidir.
  • Keşfederek öğrenme önceliklidir.
  • Yaratıcılığın geliştirilmesi ön plandadır.
özel öğrenme

Özel Öğrenme Güçlüğü Nedir?

Özgül öğrenme güçlüğü (ÖÖG) bireysel olarak uygulanan standart testlerde, kişinin kronolojik yaşı, ölçülen zekâ düzeyi ve aldığı eğitim göz önünde bulundurulduğunda; okuma, matematik ve yazılı anlatımın, beklenenin önemli ölçüde altında olmasıdır. ÖÖG görsel, işitsel, motor duyusal alandaki özürlerden, zihinsel gelişim geriliğinden, yaygın gelişimsel bozukluklardan, fırsat eksikliği, yetersiz öğrenim gibi okula ilişkin zorluklardan, kültürel etkenlerden, duygusal bozukluk ve iletişim bozukluğundan , çevresel etmenlerden ayırt edilmelidir.  Özgül Öğrenme Güçlüğü terimi, “disleksi” (okuma alanında güçlük), “disgrafi” ( yazı alanında güçlük) ve “diskakuli” (matematik alanında güçlük) terimlerinin hepsini kapsamaktadır.

Özel öğrenme güçlüğü:

Doğuştandır.

Görme işitme sorununa bağlı değildir.

Zeka sorununa bağlı değildir.

Eğitimdeki aksamalar, sık okul değişikliği gibi nedenlere bağlı değildir.

Beyindeki bazı farklılıklar nedeniyle öğrenme süreçlerinden bir ya da birkaçında aksama olur.

Her çocuğun iyi olduğu ya da zorlandığı alanlar farklıdır.

Her çocuk kendine özgüdür.

Belirtileri Nelerdir?

Özel öğrenme güçlüğü okul öncesi dönemde bazı belirtilerle kendini göstermeye başlar. Ancak bu dönemde kesin tanı konulması güçtür.

Okul öncesi dönem belirtileri:

Konuşmanın gecikmesi ve diğer konuşma bozuklukları (kelimeleri doğru telaffuz etmekte güçlük, kelime dağarcığının yetersiz ve yavaş gelişmesi, bir şey anlatırken zorlanma, az konuşma)

Zayıf kavram gelişimi (Büyük-küçük, ince-kalın, üst-alt, iç-dış, önce-sonra gibi kavramları öğrenememe, karıştırma)

Yetersiz motor gelişim ( öz-bakım becerilerini öğrenmekte güçlük, düğme iliklemeyi öğrenememe, beceriksizlik (sakarlık), çizim veya kopyalamaya karşı isteksizlik

İlkokul dönemine ilişkin belirtiler:

Akademik başarı: Birçok alanda zeki görünmelerine karşın akademik açıdan başarısızlık yaşarlar. Başarı durumu değişkendir, bazı derslerde başarısı normal/normal üstü iken, bazı derslerde düşüktür)

  • Okuma / Yazma Becerisi: Disleksisi olan çocuklar 1. sınıfta okumayı öğrenmede zorlanırlar ve gecikirler. Diğer sınıflarda ise okumaları hız ve nitelik açısından yaşıtlarından geridir. Bazı harflerin seslerini öğrenemez, harfin şekli ile sesini birleştiremez, kelimeleri hecelerken ya da harflerine ayırırken zorlanır, sınıf düzeyinde bir parçayı okuduğunda anlamakta zorlanır, başkasının okuduklarını daha iyi anlar.
  • Sınıfta yazmayı öğrenmede zorlanırlar ve gecikirler. Bazı harf, sayı ve kelimeleri ters yazar ya da karıştırırlar. “Çok” yerine “koç”, “ev” yerine “ve”, “soba” yerine “sopa”,  b-d, m-n, ı-i, 2-5, d-t, ğ-g gibi.  Yazarken bazı harfleri, heceleri atlar ya da harf/hece ekler, sınıf düzeyine göre yazılı imla ve noktalama hataları yapar, küçük-büyük harf, noktalama, hece bölme hataları, yazarken kelimeler arasında hiç boşluk bırakmaz ya da bir kelimeyi iki-üç parçaya bölerek yazarlar. Yaşıtlarına oranla el yazıları okunaksız ve çirkindir, yavaş yazarlar, tahtadaki yazıyı defterine çekerken ya da öğretmenin okuduğunu defterine yazarken zorlanırlar.
  • Aritmetik Becerileri: Sayı ve matematik sembollerini öğrenmede güçlük çekerler. Bazı aritmetik sembolleri öğrenmekte zorlanır, karıştırırlar. Sınıf düzeyine göre çarpım tablosunu öğrenmekte geri kalırlar. Dört işlemi yaparken yavaştırlar. Problemi çözüme götürecek işleme karar veremezler, yaşına uygun seviyedeki matematik problemlerini yaparken otomatik olarak tepki vermekte zorlanırlar.
  • Diğer alanlar: Sağ-sol, doğu-batı,kuzey-güney kavramlarını öğrenmede zorlanırlar. Zamana ilişkin kavramları (dün-bugün, önce-sonra, gün, ay, yıl, mevsim gibi) kavramlarını karıştırırlar. Hangi aydayız denilince salı, hangi mevsimdeyiz denilince şubat diyebilirler. Saati öğrenmekte zorlanırlar.

Haftanın günlerini, ayları, mevsimleri doğru saysa bile aradan sorulduğunda (cumadan önce hangi gün gelir, marttan sonra hangi ay gelir, haftanın dördüncü günü hangisidir gibi) yanıtlamakta zorluk çeker ya da yanlış yanıtlarlar.

Nasıl Tedavi Edilir?

  • ÖÖG yaşam boyu devam eden bir bozukluktur. Özgül Öğrenme Güçlüğünün tedavisi psiko eğitimdir. Bu eğitim okulda verilen eğitimden farklıdır. Çocuk normal bir okulda eğitimine devam ederken yanı sıra bireysel ya da grup halinde özel bir eğitime alınır.
  • Ayrıca fonetik farkındalığın arttırılması, dinleme, konuşma, okuma, yazma (dil) becerilerinin geliştirilmesi, kavram ve düşünme süreçlerinin gelişiminin desteklenmesi bu süreç eğitimi içinde yer almaktadır. Çeşitli algıları destekleyici ya da iyileştirici bu çalışmalar, akademik becerilerin eğitimi ile birlikte verilmektedir.

Özgül öğrenme güçlüğünü ortadan kaldıracak bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Ancak bu sorunun yanısıra dikkat eksikliği aşırı hareketlilik, depresyon, kaygı bozukluğu gibi başka psikiyatrik bozukluklar eşlik ediyorsa bunların ilaçla tedavisi düşünülebilir.

Özel öğrenme güçlüğü olan çocukların anne babaları neler yapmalıdır?

  • Çocuğun güçlüğü kabul edin. Bunun beyindeki yapısal, işlevsel bir sorundan kaynaklandığını unutmayarak başarısızlığından dolayı çocuğu suçlamayın, yargılamayın.
  • Bu güçlüğü yenmesine yardımcı olarak terapötik eğitim ve psikiyatrik desteği sağlayın.
  • Eğitimde kazandığı becerileri evde çeşitli oyunlar ve etkinliklerle pekiştirin. Bu çocukların bir şeyi yaparak ve yaşayarak çok daha iyi öğrendiğini unutmayın.
  • Çocuğunuzun güçlüğü hakkında okulu ve öğretmenlerini bilgilendirin, işbirliği yapmaya çalışın. Özel öğrenme güçlüğünün eğitim yoluyla tedavisinin özel bir uzmanlık gerektirdiğini unutmayın. Bu yardımı sınıf öğretmeninden beklemeyin.
  • Yapacağı işler konusunda çocuğunuzu yüreklendirin, destekleyin. Kendini değerli bulması ve kendine güvenebilmesi için sizin ona bunu hissettirmeniz gereklidir.
  • Yapabileceği basit işlerden başlayarak onun zoru başarmada istekli olmasını sağlayabilirsiniz.
  • Başlangıçta çocuğunuz ile birlikte ders çalışmanız gerekebilir. Ona eşlik edin ama onun yerine ödevlerini yapmayın.
  • Yüksek sesle okumasını isteyin. O okurken mutlaka siz de dinleyin.
  • Disiplin ve kurallar konusunda kararlı ve tutarlı olun. Çocuğun öğrenme güçlüğünün olması onun kuralları öğrenemeyeceği anlamına gelmez.
  • Eğitsel tedavi yavaş ilerleyen, uzun zaman sonra sonuçlarını alabileceğiniz bir tedavidir ( en az 6 ay). Bu nedenle sabırlı olun. Tedavi süresince halen yapamadığı şeylere odaklanmak yerine olumlu değişimleri görmeye çalışın ve çocuğunuzla bunları paylaşın.

Özel öğrenme güçlüğü olan çocukları diğer çocuklardan ayıran pek çok olumlu özellik vardır. Bunları keşfedin ve geliştirmelerine yardımcı olun. Einstein, Leonardo da Vinci, Edison, Mozart, Walt Disney, Robin Williams, Carl Lewis gibi özel öğrenme güçlükleri olan ama ilgi duydukları, yetenekli oldukları alanda başarıya ulaşmış pek çok ünlü kişinin olduğunu hatırlayın.

fizik tedavi

FİZİK TEDAVİ VE REHABİLİTASYON NE SAĞLAYABİLİR?


Fizik tedavi (FT) zayıflamış veya eşgüdüm bozukluğu olan kasların kuvvet kazanmalarına yardımcı olabilir. FT düzenli hareket egzersizlerini, germeyi, yürüme eğitimini ve bastonları, yürüteçleri ve diğer yardımcı aletleri en iyi şekilde kullanmayı, nakil eğitimini (yani örneğin, tekerlekli sandalyeden arabalara geçmeyi öğrenmek) ve toplam fonksiyonu ve dayanıklılığı iyileştirmeye yönelik kuvvetlendirme egzersizlerini kapsayabilir.
Rehabilitasyon tedavisi (RT) günlük yaşamda bağımsızlığı iyileştirmeye hedefler. RT giyinme, kendine düzen verme, yemek yeme ve araba kullanma tekniklerini öğretir ve koordinasyon ve kuvvetlenmeye yönelik egzersizler de sunabilir. Bir rehabilitasyon terapisi evi veya işyerini güvenilir ve bağımsız hareket edilebilir mekanlar halinde düzenlemek için aletler ve yollar tavsiye edebilir.
Konuşma tedavisi kasların zayıflaması veya kötü koordinasyonu nedeniyle konuşma veya yutkunma zorluğu çekenler için iletişimi kolaylaştırır. Konuşma terapistinin kullandığı teknikler egzersizi, ses eğitimini veya özel aletlerin kullanımını içerebilir.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon kas-iskelet , sinir yada kalp damar sistemlerindeki fizyolojik ve fonksiyonel bozuklukların tanı ve tedavisini kapsayan bir ihtisas dalıdır. Fizik tedavi, fizyolojik metot ve tekniklerin rahatsızlıkların tedavisinde kullanılması anlamına gelir. Uygulanan fizik tedavi metot ve teknikleri vücudumuzda herhangi bir lezyon yada yara oluşturmaz. Fizik tedavi uygulamasının amacı hastanın ağrılarının azaltılması yada yok edilmesi, fonksiyonel kapasitenin arttırılması, günlük ömür aktivitelerinin yine kazanılması, organların işlevlerinin sıhhatli hale gelmesi, bağımsız bir kişi olarak toplumdaki yerini almasıdır.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hangi Alanlarda Kullanılır?

  • Ortopedik Hastalıklar ve yaralanmalar
  • Nörolojik ve sinir-kas rahatsızlıkları ve yaralanmaları
  • Akut ve kronik ağrı tedavisi Romatizmal hastalıklar
  • Pediatrik rehabilitasyon Kardiyopulmoner rehabilitasyon (kalp-akciğer rehabilitasyonu)
  • Doğumsal yada edinsel eklem ve kemik bozuklukları
  • Yanık sonrası rehabilitasyon
  • Geriatrik(yaşlı) rehabilitasyon
  • Metabolik hastalıklar (diyabet, osteoporoz vb.)
  • Spor yaralanmaları
  • Önleyici tedavi yaklaşımları

Fizik Tedavinin Süresi Ne Kadardır?

Fizik tedavi seanslar halinde yapılır. Ortopedik hastalıklarda genelde 1 saatlik toplam 10-20 seans uygulanabilir. Nörolojik hastalıklarda ise rehabilitasyon genelde daha uzun bir süreçtir, 1-2 saatlik seanslar şeklinde uygulanır fakat hastanın durumuna göre rehabilitasyon süreci yıllarca sürebilir.

Fizik Tedavi Uygulamaları Ağrılı Mıdır?

Fizik tedavi uygulamaları sırasında genellikle hasta ağrı duymaz. Ancak, hastada eklem kısıtlılığı mevcutsa, örneğin donuk eklem varsa fizyoterapist germe egzersizleri yapabileceğinden hafif ağrı olabilir.

Dikkat Edilmesi Gereken Durumlar Nelerdir?

İltihabi (enflamatuar) durumlar, romatizmal hastalıkların aktif dönemleri (eklemlerin, şiş, sıcak ve ağrılı olduğu dönemler), damar tıkanıklıkları, varisler, açık yaralar ve enfeksiyonlu bölgeler üzerine uygulamalarda dikkat edilir veya uzman hekimin uygun görmediği uygulamalar yapılmaz.